LENFÖDEM NEDİR?

Lenfatik dolaşımın doğuştan veya sonradan gelişen nedenlerle bozulması sonucu, proteinden zengin sıvının dokular arasında birikmesine denir.Burada hasar Lenf sistemini tutuyor ve genellikle uzuvlarda (kol veya bacak) geri dönüşümü olmayan hasarlara yol açıyor.
Vücutta dolaşım sistemi arter (atar damar) ve ven (toplar damar) sistemi olarak tanımlanır. Ayrıca lenf damarları da vardır. Yani vücutta 3 adet dolaşım sistemi mevcuttur. Lenf sisteminin görevi hücreler arasındaki fazla sıvıyı, büyük molekülleri ve parçacıkları temizleyerek toplar damar sistemine aktarmaktır. Vücudumuzda oluşan  büyük moleküllü artık maddeler lenf sistemi sayesinde toplanıp daha sonra toplardamar sistemine dahil edilir.Uygun çalışan toplar damar ve lenf damarı ile hücreler arası lenf sıvısı dengededir. Ancak sistemde  hasar ve ya tıkanıklık olması durumunda ise sıvı taşınmasını bozulur ve o bölgede lenf sıvısı artar, işte bu duruma LENFÖDEM denir.

LENFÖDEM NEDEN OLUR?

Primer (doğuştan gelen) lenfödem Lenf damarlarının doğuştan yeteri kadar gelişmemesi nedeniyle ortaya çıkıyor. Lenf sistemi üzerine binen aşırı yükle (travma, hamilelik, enfeksiyon, ergenliğe giriş) tetikleniyor. Primer lenfödem tek bacakta olabildiği gibi, sadece bir bacakta başlayıp diğer bacağı da etkisi altına alabiliyor.

Sekonder lenfödem

Lenfödemin bu tipinde lenf sistemi doğumdan itibaren normal olarak çalışıyor. Sekonder lenfödem en sık, kansere bağlı olarak yapılan cerrahi uygulamalar ve radyoterapi ile ortaya çıkıyor. Kanser cerrahisi sırasında, kanserli bölge alınırken ilgili lenf nodülleri de alınıyor.                              Bu operasyon zamanla lenf akışını bozup lenfödeme sebep olabiliyor. Örneğin meme kanseri tedavisinde, memeyle birlikte koltukaltından alınan lenf nodülleri sayısına bağlı olarak kolda lenfödem gelişebiliyor.                                                                                                                                  Ayrıca kanser tedavisinde cerrahi işlem yapılmamışsa bile, alınan radyoterapi lenf nodüllerinin çalışmasını bozabiliyor ve bu da lenfödeme neden olabiliyor. Fakat lenf nodüllerinin alınması hastada kesinlikle lenfödem oluşacağı anlamına gelmiyor.                                                          Lenfödem, zamanla tetikleyici faktörlerin etkisiyle ortaya çıkabiliyor. Koltukaltı lenf bezleri alınan ve radyoterapi gören meme kanserli bir hastada lenfödem oluşma oranı yüzde 25. Yani bu koşullardaki her 4 meme kanseri hastasından birinde lenfödem oluşuyor.
  • Kronik venöz yetmezlik sonucu görülen lenfödem

Toplardamarların kanı yeteri kadar kalbe götürememesi ‘venöz yetmezlik’ olarak tanımlanıyor. Venöz yetmezlik en fazla bacaklarda dizaltı bölgesinde görülüyor. Nedeniyse, bu bölgenin kalbe en uzak noktada olması.                                                                                                                                      İyi çalışmayan venöz sistemin kanı tekrar kalbe göndermesine lenf sistemi yardımcı olmaya çalışıyor. Bu yardım sırasında lenf sistemine aşırı yük biniyor ve lenf kapakları işlevini yapamaz hale geliyor, bunun sonucunda lenfödem gelişiyor.

Lenfödem Belirtileri Nelerdir?

Yüz, boyun, kollar, bacaklar, karın ve akciğerlerde meydana gelebilen lenfödemin belirtileri şunlardır:
  • Belli bölgelerde şişkinlik
  • Şişkinliğin olduğu bölgelerdeki eklemlerde hareket kısıtlılığı
  • Ciltte gerginlik hissi ve sertlik
  • Ağırlık hissi
  • Görsel bakımından diğer tarafa göre farklılık deformasyon,
  • Rahatsızlık hissi
  • Tekrarlayan ataklarla enfeksiyonlar(lenfanjit)
  • Lenfödem, ilerlemiş ve tedavi edilmemiş durumlarda ciltte kalınlaşma, kol ya da bacakta sertleşme ileri derecede ve şişmeye (elefantiyazis) neden olabilir.

Tanı Yöntemleri

Lenfödem hastalığının tanısında, hasta öyküsü oldukça önemlidir. Lenfödem şüphesinde öncelikle hastada travma, enfeksiyon veya memeye cerrahi müdahale olup olmadığı araştırılır.        Genellikle kol ve bacakta şişmelere yol açan lenfödem hastalığının net tanısı ultrason görüntülemesiyle k onulabilir. Lenfödem hastalarının kol bölgesinde ağırlaşma, ağrı ve kolu rahat hareket ettirememe gibi belirtiler meydana gelebilir.                                                                                                                      Eğer ultrasonla kesin tanı konulamazsa, doktor diğer görüntüleme cihazlarından faydalanabilir. Meme kanseri veya meme cerrahisi geçiren kadınların, ameliyat sonrasında mutlaka fizik tedavi uzmanına danışmaları gereklidir.                                                                                                            Ameliyat sonrasında oluşabilen hafif şişlikler ve ağrılar ilerleyen dönemlerde hastanın günlük yaşantısını etkileyebilecek boyutlara gelebilir, bu sebeple bir fizik tedavi uzmanının takip etmesi gereklidir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yaşam kalitesini düşüren, çoğu zaman genç yaştaki hastayı iş ve sosyal yaşamdan uzaklaştıran, bazı durumlarda yatağa bağımlı hale getiren bu hastalık hakkında; tedavi seçeneklerinin kısıtlı olması ve genel olarak tedavi başarısının yüksek olmaması nedeniyle doktorlar arasında olumsuz bir tutum gelişmiş görünmektedir. Lenfödem hakkındaki genel bilgi düzeyinin yetersiz olması ve konuyla yakından ilgilenen uzman sayısının kısıtlı olması bu hastaların ideal tedaviye erişimlerinde sorunlara yol açmaktadır.
Hastalığın mekanizmasının, sürecinin ve tedavi olanaklarının öğrenilmesi, yeni tedavilerin kullanılması; bu hastalıktan muzdarip kişilerin tedavisinin daha etkin yapılabilmesine, bu kişilerin sosyal ve iş yaşamına geri kazanılabilmelerine olanak sağlayacaktır.                                        Lenfödem kronik bir hastalık olduğu için hastalar psikolojik olarak etkilenmekte , kendine olan güveni azalmakta, hatta çoğu kişi depresyonda olduğu gözlenmiştir.Özellikle estetik açıdan kendinizi kötü hissettiğiniz, ayakkabı ve ya kıyafet seçimlerde zorlandığınız oluyordur. Maalesef kronik bir hastalıktır , bu yüzden hastada tıbbi sorunun yanında, kozmetik  ,sosyal ve en önemlisi de psikolojik bozukluklar meydana gelmektedir.                                                                                    Hatta kaygı bozukluğu bile yaşadığınız  oluyordur. İşte, bu hastaların tedavisi sabırla hem tıbbı hem estetik hem de psikolojik olarak yapılmalı. Konusunda çok tecrübeli ve uzman bir ekip ile bu tedavi yapılmalı ve güncel tedavi protokolleri sürekli takip edilmeli.Tedavi planı hastaya özgü olmalıdır.

Doç Dr. Demet Demircioğlu © 2023. Her hakkı saklıdır

Randevu Al
WhatsApp
Language »